Politik, ekonomik, salgın hastalıklar, coğrafi koşullar ya da beşeri etkenler gibi birçok etken ülke ekonomilerini olumlu ya da olumsuz etkilemekte. Bu etkenlerin doğurduğu sonuçlar en çok ülkelerin gayri safi milli hasılasındaki değişkenlerde gözlemlenmektedir. Gayri safi milli hasıla, vatandaşların bir yıl boyunca sundukları hizmetlerin karşılığı olan yurt içi ve yurt dışı gelirler toplamıdır. Peki ülke ekonomilerini etkileyen etkenler gayri safi milli hasılayı olumsuz etkilerse ne olur?
Ülkelerin GSMH değerinin arka arkaya iki çeyrek dönemde düşüş kaydetmesi ekonomik bir durgunluk doğurarak resesyona sebep olur. Resesyon, ülke hasılatının gerilemesi, ekonomik gerileme gibi de tanımlanabilir. Amerikan ekonomik araştırma bürosu National Bureau of Economic Research (NBER) ise, tanımdaki arka arkaya iki çeyrek veri yerine resesyon tanımını, birkaç aydan fazla süren ekonomik düşüşler olarak güncellemiş durumda.
Blok dönemler halinde gerçekleşen bu gerilemenin arz ve talep dengesini bozması da olağan bir durum olacaktır. Resesyonun etki alanlarından bahsetmek istersek ekonominin ivme kaybetmesi ile beraber bunlardan bazıları şirket bilançolarının küçülmesi, işsizliğin artış göstermesi gözlemlenebilen sonuçlarıdır. Ülkelerin bu dönemini, kazanç elde edemediği için zor durumda kalan şirketlerin küçülme sürecine benzetebiliriz. .
Resesyon, kendi süreci içerisinde gösterdiği farklılıklar ile her ekonomide farklı tiplere dönüşebilir. Bu tipler neler midir? Ülke ekonomisi arka arkaya iki dönem iniş yaşadıktan sonra verilerin normal seviyelere gelmesiyle sonuçlanan resesyon V tipi resesyon olarak adlandırılır. Normal verilere geri dönme süresi daha uzun olduğunda ise U tipi bir resesyon gözlemlemiş oluruz. Fakat kötünün iyisi diyebileceğimiz bu iki çıkıştan daha zorlu süreçlerle de karşılaşılabilir. Ülke ekonomisi resesyondan çıktıktan sonra da normal ve sağlıklı verilere dönemiyor ve iniş devam ediyorsa bu W tipi resesyon olarak adlandırılır. W tipi resesyon genelde küresel bazda yaşanan krizler sonucu meydana gelir.
Bu bilgiler ışığında değerlendirme yapmamız gerekirse resesyon döneminde yatırımcılar da öncelikli etkilenenlerden olacaktır. Yükselen enflasyon, borçlanmalar ve faiz oranlarının dengesiz bir seyir gösterdiği resesyon dönemlerinde yatırım yaparken dikkatli olunması önem arz etmektedir. Tedbiri elden bırakmamak adına oluşturulabilecek acil durum fonları ise bu dönemlerde yatırım desteği sağlayabilir.